BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GENEL SEKRETERLİĞİ’NE
Konu: İnsanlığın Geleceği
Sayın Genel Sekreter KOFİ ANNAN
Şayet faaliyetlerinizde, emperyalist devletlerin, kapitalistlerin spekülatif kazançları doğrultusunda çizdikleri bantların veya labirentlerin içine mahkûm olmak istemiyorsanız;
Yani gerçekten de insanlığın barış içinde küreselleşerek gelişmesi yolunu, evrensel bir bilinçle veya bütün zamanlardaki bütün insanlar açısından doğru olan bir görüşle açmak veya aydınlatmak istiyorsanız; Herşeyden önce bugünkü uyduruk ve/veya antiritmik zaman birimi “saniye“yi değiştirmek için uğraşınız. Ve yerine zaman birimi olarak ortalama bir “insanî ritm“in konulmasını sağlamaya çalışınız. Çünkü “ritm” fenomeni insanın/insanliğin varoluş sebebidir.
Bu şekilde insanlar arasında öyle bir ruhî rezonans oluşacaktır ki, giderek çalışma, eğlenme (ve/veya oyun) gibi bütün ortak faaliyetler, bu ritme bağlı olarak gayet uyumlu
(akord) ve verimli (prodüktif) hale gelecektir. Ki böylece de yoksullar sabır, zenginler insaf sahibi olacaklardır… Üstelik her insan, bu ritmi şuuraltında gayrı ihtiyari saymak (veya vurmak) suretiyle, saatin kaç olduğunu saate bakmadan bilebilecek ve randevularını aksatmayacaktır. Dahası, zaman birimi olarak seçilen bu insanî ritm popüler şarkıların ritmlerini fikse edecek ve hatta giderek insanların el sıkışmalarını bile kendine uyduracak ve senkronize, edecektir. Bir de bugünkü teknolojiyle, Dünya’daki bütün saatlerin
tek bir merkeze bağlı ve senkronize (eşzamanlı) olarak çalışıp sesli veya görüntülü sinyaller vermelerinin sağlandığı düşünülürse, bu şekilde global komünikasyonun ne kadar hızlanabileceği kolayca kestirilebilir…Aslında insanlık böyle bir ritmik zaman birimini, bundan 4500-5000 yıl kadar önce Mısır‘da kullanmıştır. Büyük Piramit’in (Keops veya Khufu) işlevli (fonksiyo
ner) olduğu zamanlarda devamlı çalan davullar, aslında insanların uyumla ve şevkle (akord ve motive olarak) Çalışmasını sağlayan ve onlara zamanın geçişini bildiren birer saat görevi yapmaktaydılar.
Ondan dolayıdır ki Büyük Piramit’in mimarları, günümüze kadar Çarpılmadan, bozulmadan ulaştırmak istedikleri mesajların taşıyıcısı (postacısı) olarak öyle muhteşem bir “ölçüler âbidesi“ni inşa edebilmişlerdir. Büyük Piramit’in içindeki dehlizlere, insanlığın ve/veya uygarlığın büyük bir çöküş yaşayacağı için kendilerinin ancak İsa Mesih’ten 2000 yıl kadar sonra anlaşılacağı kehanetini geometrik sembolizmle nakşeden bu büyük insanları doğrulamak bugün artık savsaklanamayacak acil bir görev haline gelmiştir. Çünkü insanlık, kadîm Mezopotamya’nın,
“Tanrı” kavramının kişiselleştirildiği (ve/veya objeselleştirildiği) ve uzlaşmaz tanrıların, dinlerin ortaya çıktığı gerici kültürlerine bağlı paradigmalarla büyük bir felâkete (veya kıyamete) sürüklenmektedir. Nitekim bugün kullanmakta olduğumuzlânet olası aritmik zaman birimi saniye de, “bir gün“lük periyodun, o gerici kültürlerce kutsal sayılan 12 sayısı ve katlarına bölünmek suretiyle elde edilmiştir. Dolayısiyle bugün kullanmakta olduğumuz “saat” de aslında bir “zamanölçer”
aleti olmayıp adeta bir “mikrotakvim“dir… Bilindiği gibi, dogal ve astronomik periyodlarıntüm canlılar içinbiyolojik uyaran olmaktan öte bir anlamı yoktur. Ve de bugün kullanmakta olduğumuz zaman birimi (saniye), kölelerin, esirlerin ve hatta tüm sıradan insanların şarkı söylemelerinin yasak olduğu ve insanların doğal periyodlarla ve şartlı reflekslerle güdüldüğü çağlardan kalma bir zaman anlayışının ürünüdür.
Halbuki “zaman” kavramının sözkonusu edilmesi ve/ve ya şuurlandırılabilmesi için mutlaka bir “ritm“in veya “say ma” fiilinin gerçekleştirilmesi gereği artık bilinmektedir. Grek’ lerden kalma bölükpörçük bilgilerle, daha doğrusu Grek‘ lerin kadîm Mısır’ dan, Mezopotamya’ dan alıp aktarabildikleri eklektik bilgilerle de bugünkü kaotik ortamı aşmak mümkün değildir. Çünkü eylemden, davranıştan kopuk bir düşünce (felsefe) anlayışiyle, faydacı (pragmatist) ve ısmarlama bilim anlayışiyle kısır tartışmaları (skolastisizmi) ve çekişmeleri aşmak olanaksızdır. Kaldı ki bugünkü başatOrtaDoğu orijinlidinler de, in sanlığın kaotik bir felâketle (kıyametle) son bulacağını öngörmektedirler. Dolayısiyle o dinlerin otorite konumundaki yaşlı önderlerinin ve hatta tüm din adamlarının nüfuzları sarsıldığında, din kitaplarında müjdelenmiş(!) böyle bir “kıyamet” içinde ölmek istemeleri ve böyle bir gidişatta en azından hayırhah bir tavır takınmaları da gayet doğaldır. Bugünkü kaos‘u aşmak için ölçülere dayalı insanlık düşüncesinin orijinine inip, binlerce yıl öncesindeki Büyük Piramit mimarlariyle fikir birliğine varmamız gerekmektedir artık… Bu zamanötesi buluşmayı gerçekleştirmek için de her şeyden önce onlarla zaman biriminde anlaşmamız lâzımdır.Böyle bir zamanlarüstü anlaşma mekânlar veya ülkeler üstü bir anlaşma ve uzlaşmayı da yani globalleşmeyi de sağlayacaktır aynı zamanda… Zaten zorlamalarla ilgili olmayan gerçek bir globalleşmenin ancak evrenselleşmeyle, yani bütün zamanlara şâmil olarak mümkün olabileceği de açıktır.
Sayın Genel Sekreter,
İnsanlığın 3. Binyıl’ın başında, dinsel ve/veya kültürel çekişmelerden, çatışmalardan kurtulup tarihî devirleri kapatarak Tanrısal bir doğru rotada uzay varlığı haline dönüşmesinin yolunu ergeç girilecek olan bu yoluilk defa siz açın lütfen Bu Tanrısal yolu göstermek ve insanlığa “kerteriz“lik hizmeti vermek için binlerce yıldır ayakta duran Büyük Piramit’in bulunduğu kıtaya (Afrika’ya) ait olan orijininiz itibariyle böyle bir öncülük misyonu size çok yakışır…
Seçkin bilim adamlarının tesbit edeceği yeni zaman birimine, Dünya’daki tüm insanlara şamil bir referandumla meşruiyet kazandırmak, küresel insanlığın oluşumunda kimsenin açıkça itiraz edemeyeceği gayet somut ve doğru bir ilk adım olacaktır herhalde…
Saygılarımızla,
Birleşmiş Milletlerden Gelen Cevabın Tercümesi:
Sayın Aksel,
Cevaplanması dileğiyle büromuza sevkedilen 22 Mart 2002 tarihli mesajınızın alındığını, Genel Sekreter Kofi Annan adına bildirmek isterim. Genel Sekreter, kendisini bekleyen resmî görevlerin yoğunluğu nedeniyle bizzat yazamadığı için üzüntülerini bildirmektedir. Düşüncelerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz; okunmuş ve kayda geçirilmiştir. Ama size şunu bildirmek isterim ki, Birleşmiş Milletler üyelerinin herhangi bir konuyu dikkate alması için, herşeyden önce üye ülke resmî temsilcisi tarafından usulüne uygun olarak Örgüt gündemine aldırılarak üyelerce oylanması gerekmektedir. Dolayısiyle siz, önergenizi ülkenizin Birleşmiş Milletler nezdindeki temsilcilik bürosuna yönlendirebilirsiniz: Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilciliği, 821 United Nations Plaza, New York, NY 10017, USA. Birleşmiş Milletler’e gösterdiğiniz teveccüh ve bize yazmak için ayırdığınız zaman için yeniden teşekkür ederiz.
Samimiyetle,
Dawn Johnston Britton Kamu Enformasyon Departmanı Kamu Araştırmaları Birimi Şefi
Not: B.M.’ye yazdığımız mektup, gelen cevâbî yazı ile birlikte, Birleşmiş Milletler‘deki Türkiye Temsilciliği‘ne, TC Dışişleri Bakanlığı‘na, TC Başbakanlığı‘na ve Milli Güvenlik Kurulu‘na gereğinin yapılması için arz edilmiştir.